Saç Ekimi Uzmanı Aziz Aksöz: “Saç ekiminde pazar büyüdü, kalite azaldı”

Türkiye son yıllarda sağlık turizminde öncü ülkelerden biri haline geldi. Ülkemiz saç ekimi konusunda da dünya piyasasında önemli bir konuma sahip. Her yıl farklı ülkelerinden on binlerce insan saç ekimi için Türkiye’yi ziyaret ediyor. Kliniklerin kalitesi, alanında uzman doktorlar ve uygun fiyatlar hastaların Türkiye’yi tercih etmesinde önemli bir etkiye sahip. Saç ekimi ile ilgili işlemler birçok şehirde ve klinikte gerçekleştirilirken kayıtsız işletmelerde, merdiven altı kliniklerde yapılan operasyonlar ise hasta sağlığını tehdit ediyor. 2024 yılının Mart ayında sakal ekimi için Türkiye’yi ziyaret eden 24 yaşındaki Fransız turist Vigier Latour geçirdiği sakal ekimi operasyonunun ardından intihar etti. İddialara göre Latour’a sakal ekimi operasyonu uygulayan bir doktor değil bir emlakçıydı. Arel Medya, saç ekimi sektörünü mercek altına alırken sektörün bilinmeyenlerini, hastaların saç ekimi konusunda nelere dikkat etmesi gerektiğini  Bakırköy’deki İnterliva Tıp Merkezi’nin Kurucusu ve Saç Ekimi Uzmanı Aziz Aksöz’e sordu.

Haber ve Fotoğraf:
Yunus Emre Ustaoğlu & Eslem Sena Söğüt & Rojin Çiftçi

Fransa’daki Jacques Vigier-Latour intiharıyla başlayan süreç Türkiye’deki saç ekimi tedavilerini yeniden gündeme getirdi. Haberi duyduğunuzda şaşırdınız mı?

Öncelikle, gerçekten üzüntü verici bir durum. Hem bu süreci yaşayan kişi ve ailesi için hem de ülkemizde böyle bir olayla karşılaşıyor olmamız açısından büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Aynı zamanda, benim sektörüm ve meslektaşlarım açısından da çok üzücü bir durum. Tekrar ailesine başsağlığı diliyorum. Bu noktada, açıkçası “malumun ilanı” derler ya, bu tür şeylerde pek şaşırmıyoruz. Çünkü zaman zaman bu tür olayları duyuyor ve görüyoruz. Ayrıca, sektörün içindeyiz, işin mutfağındayız; doğal olarak bunlarla da karşılaşıyoruz. Tabii burada bir genelleme yapmak doğru olmaz. Son yirmi yıldır Türkiye’de çok ciddi bir sağlık turizmi ve gastronomi sektörü var. Bununla beraber, Sağlık Bakanlığı’nın ciddi teşvikleri sayesinde, yurt dışından sağlık hizmeti almak isteyen insanların buraya gelerek en sağlıklı ve kaliteli hizmeti alabilmeleri için büyük yatırımlar yapılıyor. Kurumsal yapılar itibarıyla kendilerini sürekli daha iyi hizmet vermeye yönlendiren kuruluşlar olduğu gibi, bu hizmeti çok ucuza ve sağlık standartlarına uygun olmayan şekilde sunan yerler de var. Bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil; Avrupa ülkelerinde de benzer örnekleri görüyoruz. Hatta şunu bile söyleyebilirim: Türkiye’deki sağlık mevzuatı birçok Avrupa ülkesinden ve hatta Amerika’dan bile daha katı kurallar barındırıyor. Ancak bizim ülkemizdeki en büyük problem, denetimle ilgili sıkıntılar. Şu anda bir cerrahi merkez kompleksinin içerisindeyiz ve resmî olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlıyız. Sağlık hizmetlerimizi, İl Sağlık Müdürlüğü ve İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı olarak sunuyoruz. Hal böyle olunca, ruhsatımız, çalışma izin belgelerimiz ve diğer tüm evraklarımızla denetlenebilir durumdayız. Sağlık Bakanlığı istediği anda gelip kurumumuzu yerinde inceleyebiliyor. Ayrıca yılın belli zamanlarında hem ruhsata hem de hizmete esas bir şekilde denetim yaparak verdiğimiz hizmetlerin yasalar çerçevesinde insan sağlığına ne kadar uygun olduğunu gözlemleyebiliyor. Ancak sağlık kuruluşları her ne kadar sürekli denetim altında olsa da sektör büyüdükçe bu alandaki rekabet de artıyor. Bu rekabet nedeniyle bazı hastaneler, tıp merkezleri veya poliklinikler daha fazla gelir elde edebilmek adına etik dışı yollara başvurabiliyor. Örneğin, yetkin olmayan kişiler veya hastanede kaydı bulunmayan hekim ve sağlık personelleriyle çeşitli işlemler gerçekleştirilebiliyor. Bu durumda, sadece daha fazla para kazanmak amacıyla, insan sağlığını tehlikeye atan sağlık hizmetleri sunulabiliyor. Ne yazık ki, bunun sonucu olarak ölümle dahi sonuçlanabilecek vakalar yaşanabiliyor. Tam da bu noktada, bir Fransız vatandaşının Türkiye’ye gelip sakal ekimi yaptırması ve ardından yaşanan süreçte yapılan araştırmalar, durumun vahametini gözler önüne serdi. İncelemeler sonucunda, bu işlemi yapan aracı kurumun aslında bir sağlık acentesi olmadığı, hatta legal olmayan bir şekilde faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. Daha da şaşırtıcı olanı, bu işlemleri yürüten şirketin bir inşaat firması olması ve bir hastane odasını kiralayarak burada saç ve sakal ekimi yapmasıydı. Bu bilgiler, hem sosyal medyada hem de geleneksel medya organlarında gündeme geldi. Fransa gibi bir Avrupa ülkesinde, bir Fransız vatandaşının böyle bir olay yaşaması, doğal olarak onların da gündemine oturdu ve konunun peşine düştüler. Hatta Türkiye’ye gelip bir belgesel niteliğinde araştırma yapmaya çalıştılar. Gördükleri manzara, bizim burada anlattıklarımızla birebir örtüşüyordu. Çünkü biz sağlık sektöründe hizmet verenler olarak, bu işin mutfağını, bu hizmeti sunanları tanıyoruz ve yetkin olmayan kişilerin bu işlemleri gerçekleştirdiğine defalarca şahitlik ettik. Bu tür olaylar yaşandığında, maalesef kaçınılmaz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Sağlık sektöründe denetimlerin daha sıkı ve etkin yapılması, yetkin olmayan kişilerin bu hizmetleri sunmasının kesinlikle önüne geçilmesi gerekiyor.

 

Jacques Vigier-Latour’dan 4 bin saç ekimi alınmış ama tedavi başarılı bir şekilde sonuçlanmamış. Neden sizce?

Burada birçok faktör var. Ben tabii tıbbi anlamda nasıl bir şekilde müdahale edildiğini bilmiyorum; o detaylar elimizde yok. Ama bu, sizin söyledikleriniz eğer doğruysa, şimdi benim anladığım kadarıyla bu kişi saç ektirmek için gelmemiş, sakal ektirmek için gelmiş. Burada, anlatılanlara ve söylenenlere göre geçmeyen ağrıları olduğu belirtiliyor. Genellikle biz bu tür durumlarda, eğer sürekli bir ağrı varsa, enfeksiyon kapma olasılığını düşünürüz. Tabii, birçok sebepten enfeksiyon kapmış olabilir. Ortamın steril olmaması, kullanılan aletlerin veya malzemelerin düzgün şekilde steril edilmemesi ya da ameliyatta kullanılan malzemelerin yeterince hijyenik olmaması en başta gelen risklerdir. Yoksa alınan greft sayısıyla açıkçası ilgili olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bir sakal ekimi için ortalama 2000, 3000, 5000 greft ekilmesi yeterli olabiliyor. Ancak bazen gereğinden fazla saç kökü almak, hem sakal ekimi hem de saç ekimi için, kişinin hem donör bölgesinde hem de ekim yapılan bölgede geri dönüşü mümkün olmayan zararlara sebebiyet verebiliyor.

 

Diğer bir iddia ise bu merkezin sahibinin bir emlakçı olması. Saç ekiminin kârlı bir alan olması, dışarıdan alakasız kişilerin bu alana girmesine neden oldu mu sizce?

Saç ekimi sektörü, para kazandıran bir sektör olarak görüldüğü için maalesef bu işe hâkim olan ya da olmayan, uzaktan yakından ilgisi bulunan herkes bu sektöre girmeye çalışıyor. Denetim eksikliği de söz konusu olunca, önüne gelen herkes bir firma ya da şirket kurarak, sağlık turizmi yaptığını iddia edip, biraz da maddi gücü varsa sosyal medya ve Google üzerinden reklam vererek hem yurt içinde hem de yurt dışında insanları ameliyat ettirebiliyor. Üstelik bunu çok daha uygun ücretlerle yapıyorlar. Uygun fiyatlı bir ameliyat, insanlara cazip geliyor. Ancak burada asıl önemli olan şey fiyat değil, alınacak sağlık hizmetinin ne kadar güvenilir olduğu. İnsanlar fiyat araştırması yapmalı elbette, fakat en önemli konu, bu hizmetin güvenilirliği. Ameliyat olmadan önce çok ciddi araştırmalar yapmaları, mutlaka ameliyat olacakları kurumu incelemeleri, kendilerini ameliyat edecek kişinin gerçekten doktor olup olmadığını, ilgili hastanede çalışıp çalışmadığını sorgulamaları gerekiyor. Aksi takdirde bu tür vakaların önüne geçilemeyecek. Elbette burada en büyük sorumluluk Sağlık Bakanlığı’na düşüyor, ancak birinci derecede vatandaşın da bilinçli olması ve alacağı hizmeti çok iyi araştırması şart.

“SAÇ EKİMİNDE NORMALİN DIŞINA ÇIKILMAMALI”

 

Saç ekiminde en sık yapılan hatalar nelerdir?

Şimdi saç ekiminde, benim yaklaşık 15-20 yıldır gördüğüm en büyük hatalar, yani normalin dışına çıkmak. Şimdi normalin dışına çıkmaktan kastımız ne? Özellikle bir kişi saç ekimine karar verdiği zaman, örnek veriyorum, on sekizli, yirmili yaşlarda sahip olduğu bir saç modeli var. Özellikle alın bölgesine çok yakın bir saç çizgisi varsa, zaman içerisinde saçlar döküldüğünde, o saç çizgisi geriye doğru gittiğinde, şakak bölgeleri açıldığında, kişi bu saç çizgisini, işte 18 yaşındaki, 20 yaşındaki gibi, saç çizgisini öne aldırmak istiyor. Tabii bu da doğal bir görüntü vermeyeceği için, o özellikle saç ekiminden sonra doğal olmayan görüntülerle biz karşılaşıyoruz. Bu birincisi; yani en çok karşılaştığımız problem, kişiye uygun olmayan saç çizgisi ile ve uygun olmayan açı ve yönlerle o saçının ekilmesi diyebiliriz. Bir diğer konu, şimdi saç ekiminde bizim malzememiz kişinin kendisi; yani biz başka bir kişiden saç kökü alıp ekemiyoruz. Yine kişinin kendisinden, yani iki kulak arasında kalan saç köklerinden, o saç köklerini alarak, kişinin saçlarının döküldüğü olan bölgeye naklini gerçekleştiriyoruz. Şimdi bizim saç kökü aldığımız donör bölgesi sınırsız bir alan değil. Yani oradan bir saç kökü aldığımız zaman, oradan bir daha saç kökü çıkmıyor. Bu nedenle oradan biz canımızın istediği kadar kök alamadığımız için, o bölgeden belli bir oranda, belli bir miktarda kök almamız gerekiyor. Şu an Türkiye’de ve dünyada yapılan en büyük ikinci hatalardan bir tanesi, doku bütünlüğünü bozacak kadar oradan saç kökünü almaya çalışmak. Siz bir bölgeden, örnek veriyorum, 4000 tane kök almaya kalkışırsanız, aslında hani cümlenin açıklaması şu: Yani siz orada 4000 tane mikro düzeyde bir yaralama meydana getirmişsiniz; yani kesinlikle meydana getirmişsiniz. Düşünün, arka taraftan 4000 tane kök alıyorsunuz, sonra o 4000 tane kökü ekmek için tekrar üst tarafa 4000 tane daha delik açıyorsunuz. Şimdi bu kadar yoğun travmanın yaşandığı bir bölgenin iyileşmesi, kendine gelmesi hiç kolay bir şey değil. Evet, siz üç tane hastada bu şekilde yapabilirsiniz, onlara hiçbir problem yaşanmamış olabilir ama bu geriye kalan on kişiden yedi kişinin de sağlıklı bir şekilde, o işte hem donör bölgesinin hem de ekim yapılacak olan bölgenin iyileşeceği anlamına gelmiyor. Onun için burada özellikle donör bölgeden saç kökü alırken, ona çok dikkat etmek gerekiyor. Yani ihtiyacımız kadar ve o bölgeye zarar vermeyecek kadar bir kök almamız gerekiyor. Ve özellikle işlem yapılacak, yani saç ekimi yapılacak olan bölgeye kök ekimi yapılırken, normal insan görüntüsünü, yani yüzümüzü ve kafamızı birbirinden ayıracak şekilde o saç çizgisini oluşturmak gerekiyor. Açısını, yönünü, sıklığını ona göre belirlemek gerekiyor.

Hatalı yapılan saç ekimi düzeltilebilir mi?

Hatalı yapılan saç ekimi, kesinlikle düzeltilebilir bir işlem. Şu anda Türkiye’de hatalı saç ekimi işlemlerini düzelten ikinci bir kurum yok, bizim kurumumuzun saymazsak. Bu konuda özellikle çok uzman bir kadromuz, çok uzman bir ekibimiz var; ben de o ekiple birlikte çalışıyorum. Şimdi, eğer yanlış açılarla, yanlış yönlerle bir saç kökü ekildiyse ya da arka taraftan gereğinden fazla saç kökü alınıp orada büyük boşluklar bırakıldıysa, bunlar kişiye özel bir takım değerlendirmeler yapılarak oradaki o kusurlar düzeltilebilir. Yani kişinin ön saç çizgisi çok aşağıdan yapıldıysa veya şakak bölgeleri çok yüz hattına yakın bir şekilde yapıldıysa, bunların açıları ve yönleri yanlış bir şekilde açılıp ekildiyse, onları biz tekrar oradan çıkararak olması gereken yerleri tekrar ekim işlemini gerçekleştirebiliyoruz. Burada iki tane kritik konu var: Bir tanesi, şimdi düşünün, sizin kafanıza veya alnınıza bir saç ekimi yapılıyor; yani olmaması gereken bir bölgeye saç ekimi yapılmış oluyor. Biz o kökü oradan çıkarıp alıyoruz. Burada biz o ekilen saç kökünü, açısını ve yönünü tahmin ediyoruz. Tahmin ettikten sonra, onu oradan çıkarıp alıyoruz. Tabii çıkarıp alırken, ister istemez orada ilk etapta bir çukurluk ya da bir kırmızılık ya da bir yara izi gibi bir durumla karşılaşabiliyoruz. Ama bu doğru bir şekilde yapıldığında, yaklaşık 3-4 ay sonra orada neredeyse hiçbir işlem yapılmamış gibi bir görüntü görebiliyoruz ve neredeyse kişiyi eski haline, yani o kötü görüntüden kurtararak eski haline getirebiliyoruz.

 

Neden bazı saç ekimleri doğal görünmez?

Şimdi burada az önce anlattığım gibi birkaç tane kural var. Bu kuralları doğru bir şekilde uygulamadığımızda, saça benzeyen bir şey ortaya çıkıyor. Yani evet, bir saç varlığı oluşturabiliyorsunuz belki ama görüntü olarak baktığınızda, karşı tarafın bir saç ekimi yaptığını hemen anlayabiliyorsunuz. Çünkü yapılan uygulama o bölgeye ait değil. Mesela ben, sizin kaşınızı olması gereken yerden farklı bir yere ekersem, olması gerekenden tuhaf bir görüntü oluşturur. Onun için burada en önemli birinci kriter: Planlama. Bir saç ekimini yapmadan önce bütün detaylarıyla; ekimi nasıl yapacağımızı ve o açıklığı nereye kadar kapatacağımızı planlama yapmamız gerekiyor. İkincisi: Donör bölgeden ne kadar saç kökü almamız gerektiğini hesaplamamız gerekiyor. Az önce de söylediğim gibi: Bizim donör bölgemizde sınırsız bir saç kökü yok. Yani oradan saç kökü aldığımızda, onun yerine bir daha saç kökü gelmiyor. Onun için saç kökünü alırken homojen bir şekil almamız gerekiyor. Yani 5 tane kök yan yana ise, 1 tane aldığımızda 2 tane bırakmak zorundayız ki; o aldığımız bölgedeki kök boşluk yaratacak ama diğer bıraktığımız 2-3 tane kök, 1 cm bile uzadığında onun üstünü kapatsın, örtsün ve oradaki boşluklar belli olmasın. Yani biz o bölgeden gereğinden fazla saç kökü aldığımızda; hem o bölgede bir boşluk meydana getiriyoruz hem de o fazla alımdan dolayı doku kaybı yaşayabiliyoruz. Üçüncüsü: Aldığımız saç köklerini mutlaka uygun açı ve yönlerle ekmek zorundayız. Yani saç ekimi yapılacak bölgeye, saç köklerini ekmeden önce; oraya delikler, kanallar açıyoruz. O açtığımız kanalların açıları ve yönleri normal saç gibi olmalı. Yani siz saçınızı sağ tarafa taramak istiyorsanız, saç ekiminden sonra saçlarınız çıkınca sağa tarayabilmelisiniz veya geriye, öne, sola. Eğer saçınızı istediğiniz yöne tarayamıyorsanız, o açı ve yönlerle ilgili problem var demektir. Bütün bunlara dikkat ettiğimizde; doğal, sürdürülebilir ve ömür boyu kalıcı olarak o saçları iyi bir görsellikle kullanabiliriz.

 

Saç ekimi yaptıracak olanlara nelere dikkat etmeli?

Saç ekimini yaptıracak olan insanlar kesinlikle en az 3 tane kurulla yüz yüze –telefonla veya maille değil, mutlaka yüz yüze– görüşsünler. Hatta gitmeden önce sormak istedikleri soruları not alsınlar. Bu soruları hazırlayacaklar, ceplerine koyacaklar yani bir hazırlık yapacaklar. Saç ekimi daha çok erkeklere hitap ettiği için söylüyorum: Nasıl ki bir erkek bir araba alırken, aylarca bütün özelliklerini araştırıp ondan sonra alıyorsa, ömür boyu yüzlerinde veya kafalarında taşıyacakları bir ameliyatı da gerekirse yıllarca veya aylarca araştıracaklar ve doğruyu o şekilde bulmaya çalışacaklar. Yani bir görüşmeye gittikleri zaman sordukları soruların net cevaplarını alamazlarsa, sordukları soruyu cevaplarken, kişinin kafasını daha çok karıştırıyorlarsa, o kişinin çok da yetkin, bilgili olmadığı kanısına varabilirler. Yine aynı şekilde çok fazla gereksiz vaatler bulunuyorlarsa, “Biz sizden 6-7 bin tane kök alırız.” diyorlarsa, siz ne talep ediyorsanız bütün taleplerinize olumlu yaklaşıyorlarsa, hiçbir talebinizi geri çevirmiyorlarsa, bunlar da o kişinin dikkat etmesi gereken şeylerden birkaç tanesidir. Çünkü biz insanların taleplerini dinliyoruz ama insanların talepleri genel anlamda %100 doğru talepler olmuyor. Biz işi uygulayanlar olarak kişiyi bilgilendirirken, bir şey eğer yanlışsa, neden yanlış olduğunu da o kişiye anlatmamız lazım. Bunu gerekirse önceki yaptığı ameliyatlarla karşılaştırarak o bilgiyi vermesi gerekiyor karşı tarafa.

“ HATALI SAÇ EKİMİ DÜZELTİLEBİLİR!”

 

Türkiye’de kliniklerin saç ekimi noktasındaki performansı nelerdir?

Şu anda Türkiye’de neredeyse saç ekimi yapılmayan ilçe kalmadı diyebiliriz. Nerede bir klinik, tıp merkezi veya hastane varsa, saç ekimiyle ilgili bir uygulama yaptığını biz görüyoruz. Benim şahsi görüşüm, Türkiye’de saç ekimi çok hızlı bir pazar olarak büyüdü. Bu kadar hızlı büyüyen bir pazarı ele aldığımızda, çok kısa sürede bu kadar donanımlı, yetkin, tecrübeli ve bilgili insan gücüne ulaşmak maalesef ki mümkün değil. Bu sefer, bu klinikler birkaç ayda bu işi öğrenmiş, çok tecrübe ve bilgisi olmayan ya da dünya standartları noktasında protokolleri bilen insanlarla değil de hasbelkader arkada taraftan saç kökü alan, bir deliği açan, sonra o deliğe o kökü koyan kişilerle  çalıştığında maalesef ki bu kalitenin gün geçtikçe geriye doğru gittiğini veya gideceğini ben öngörüyorum. Çünkü şu anda biz düzeltme ameliyatları, revizyon ameliyatları yapıyoruz; zaten gelen taleplerden de bunu anlayabiliyoruz. Yani dışarıda 100 tane insan saç ektirmek istiyorsa, 100 tane insan da daha önce ektirmiş ve bunları düzeltmek için klinik arıyor. Bu da, bu işin aslında çok da iyi bir yere gitmediğini bize gösteriyor maalesef.

 

“ MAKSİMUM SAÇ KÖKÜ İFADESİ ÇOK TEHLİKELİ BİR SÖYLEM!”

 

Sınırsız greft ekimi reklamları var bu mümkün mü?

Tabii ki böyle bir şey mümkün değil. Yani o “sınırsız” cümlesinin altında bir takım farklı şeyler yatıyor. Kişiye diyor ki: “Senin donör bölgenden kendime sınır koymadan, isteğim doğrultusunda ne kadar kök alabilirsem alacağım. demek istiyor. Ancak biz aslında canlı bir dokuya bir kesme-delme işlemi gerçekleştiriyoruz. Saç kökü alırken cımbızla almıyoruz; kesici, delici aletlerle o saç kökünü hedefliyoruz, sonra derinin altına giriyoruz, daha sonra da derinin altındaki saç kökünü serbest hale getirip bir pense yardımıyla o kökü oradan çıkartıyoruz. Yani aslında orada mikro düzeyde bir yaralama meydana getiriyoruz. Bir kısım saç kökünü arka taraftan alırken, bir kısmını da orada bırakmak zorundasınız. Yani oradaki “maksimum saç kökü” ifadesi çok tehlikeli ve çok yanıltıcı bir ifade. Kişinin ihtiyacı ve donör bölgesinin kaldırabileceği kadar kök almak gerekiyor.

 

Saç ekimi fiyatları neden değişiklik gösteriyor? Saç ektirecek kişiler doğru fiyatlandırma nasıl yapabilir?

Altını çizerek söylüyorum, bunun en büyük sebebi: Bilgi birikimi ve tecrübe. Kişi, bilgi birikimi ve tecrübeye yıllar içerisinde ulaşıyor. Yani bugün 10-15-20 yıl boyunca harika ameliyatlar yapan bir saç ekimi uzmanıyla, mesleğe 1 yıldır atılmış olan saç ekimi uzmanının fiyat/performansı aynı olmayacaktır. Çünkü yıllarca bütün her şeyi görüp deneyimlemiş, hastaya nasıl zarar vermeyeceğini, nasıl operasyon yapacağını bilen birisinin deneyimiyle, tecrübesiyle kendine biçtiği fiyatla; bir yıldır tecrübesiyle ameliyat yapan birisinin belirleyeceği fiyat kesinlikle farklı olacaktır. Az önce de anlattığım gibi burada saç ekimi operasyonu; çalıştığınız kurumun hangi şehirde olduğu, hangi hastanede yapıldığı vs. tabi ki fiyatı yükseltebilir. Marka olan bir hastanede yapılacak bir ameliyatla, markasız bir yerde yapılacak saç ekim ameliyatının sadece malzemesel anlamda bir fiyat farkı olabilir. Veya o kurum, örneğin şehrin en lüks semtindedir ve çok yüksek bir kira veriyordur, diğer hastane başka bir yerde daha düşük bir ücret ödüyordur. Ancak bunlar fiyatı çok fazla etkileyen şeyler değildir. Tamamen burada anlatmak istediğim şey: Oradaki cerrahın, uzmanın kendine biçtiği değerle alakalıdır.

“ SAÇ EKİMİNDE BELİRLEYİCİ OLAN YÖNTEMDEN ÇOK UZMANLIK!”

 

Saç ekiminde en etkili yöntem nedir?

Saç ekiminde “en etkili yöntem aslında” diye bir şey yok dersek, abartılı bir cümle kullanmış olmayız diye düşünüyorum. Çünkü saç ekimi özü itibariyle üç ana aşamadan oluşuyor. Bunlardan bir tanesi, saç köklerinin alınacağı bölgeden kökleri almak, sonra bu köklerin gireceği kanalların açılması ve nihayetinde bu yuvalara o köklerin transferiyle sonuçlanan bir işlemden bahsediyoruz. Önce klasik anlamda saç ekiminin nasıl yapıldığını bilmemiz gerekiyor. Şimdi, 2000’li yıllardan önce saç kökleri, FUT dediğimiz yani arka tarafta iki kulak arasındaki alandan bir parça alınarak, o deri parçasının üzerindeki saç kökleri mikroskop altında parçalanarak saç kökleri elde ediliyordu. Tek tek ayrıştırılıyordu. Diyelim ki o deri üzerinde 1000 tane kökü alıyorlardı ve ihtiyaç olan bölgeye naklini gerçekleştiriyorlardı. Yani önce delik açıyorlardı, daha sonra bir penseyle o köklerin oraya tek tek naklini gerçekleştiriyorlardı. Sonra, 2000’li yılların başında saç köklerini FUE yöntemiyle alma yöntemi çıktı. Artık saç köklerini tek tek alma yöntemi, o kesme yöntemini bıraktılar ve manuel punch veya mikro motor yardımıyla saçları kısa tutarak mikro punchlarla saç kökleri tek tek hedeflemeye başlandı. Bu yöntemle daha fazla saç kökü elde edildiği için daha fazla alan kapatılmaya çalışıldı. Günümüzde de en yaygın olarak kullanılan yöntem bu. Özünde saç ekimi, saç folikülü alma yöntemiyle ilişkilendirildiği için biri sorduğunda, “Sen hangi yöntemle saç ekimi yapıyorsun? FUT mu, yoksa FUE yöntemiyle mi?” O kişi de, eğer FUE yöntemini kullanıyorsa, “Ben FUT yöntemiyle, kesme yöntemiyle yapmıyorum. FUE yöntemiyle saç ekimi yapıyorum.” dediği için o yöntemle saç ekimini yapmaya devam ediyordu. Şimdi geldiğimiz noktada, bugün özellikle DHA denilen bir aletten veya teknikten bahsediliyor ki, DHA bir aletin ismi aslında. Burada saç ekimi nasıl yapılıyor? Yine saç kökleri, kaleme benzeyen bir aparat var. İçinde düğmesine bastığınızda bir iğne çıkıyor ve o iğneye, bir penset yardımıyla o kökler yerleştiriliyor. Sonra ekim yapılacak bölgeye herhangi bir delik açılmadan, kanal açılmadan, doğrudan o saç kökünün oraya yerleştirilmesiyle nihayet buluyor. Baktığımızda, kimi ekim yapılacak bölgeye penset yardımıyla kökü oraya koyarak işlemi gerçekleştiriyor, kimisi de DHA dediğimiz kalem aparatıyla kökü, o kalemin içerisine yerleştiriyor. Daha sonra ekim yapılacak bölgeye uyguluyor. Bu tekniklerin özünde birbirinden üstünlükten bahsedemeyiz. Çünkü ikisi de bir kökü bir yere nakletme prensibine dayanıyor. Yani kanal açarak bir saç kökünü pense yardımıyla yerleştirdiğinizde, eğer bunu başarılı bir şekilde yapabiliyorsanız, bu sizin en iyi yönteminizdir. Eğer bir saç ekimi işlemini DHA kalemini kullanarak en iyi şekilde yapacağınızı düşünüyorsanız, sizin için en iyi yöntem budur. Burada aslında devreye bilgi ve tecrübe giriyor. Yani siz hangi alanda kendinizi uzmanlaştırdıysanız, size en iyi sonucu o uyguladığınız teknik verir. Teknikleri veya aletleri yarıştırmaktan ziyade, kimin uygulamayı daha iyi yaptığına bakmak lazım. Yoksa bu uygulamaların birbirine üstünlüğü yok. Ancak parantez açacak olursak, üzerinde durmamız gereken başka bir konu daha var: Saç ekimi özünde, saç kökleri donör bölgesinden alınıyor, sonra saç köklerinin gireceği delikler açılıyor ve sonra o kök oraya yerleştiriliyor. Buraya kadar hiçbir problem yok. Ama asıl saç ekiminde en büyük problem ne zaman başlıyor? Saç ekimi yapıldıktan sonra. Yani nasıl bir tohumu toprağa ektiğinizde işiniz bitiyorsa, ondan sonra toprağın verimliliği ve kökünün kalitesi devreye giriyorsa, saç ekiminde de özellikle saç ekildikten sonra o bölgede deri ne kadar kaliteli ise, kanlanma ne kadar fazlaysa, yaralar ne kadar hızlı iyileşirse, kendine orada o kadar yer buluyor. Sonuç itibariyle, arka taraftan aldığınız kök minyatür bir organ. Gözümüz nasıl bir organımızsa, dişimiz, dalağımız, karaciğerimiz bir organ ise, aslında saçımız da bir organ, canlı bir doku. Canlı dokuyu alıp başka bir yere naklettiğimizde bunun yaşaması gerekiyor. Peki, bu nasıl yaşayacak? İşte o delik deldiğimiz yerdeki kanlanmayla yaşayacak. O bölgede eğer kanlanma azsa, orada binlerce delik açıyoruz. O deliklerin hızlıca iyileşmesi gerekiyor. İşte burada kök hücreden faydalanıyoruz. Özellikle son on beş yılda, estetik cerrahi ve saç ekiminde, kişinin kendi yağından liposuction yöntemiyle yağ alarak, yağın içerisindeki kök hücreleri ayrıştırarak buraya enjekte ettiğimizde, yapay bir verimli alan oluşturmuş oluyoruz. Yani kişiye ait bir kök hücreyi yine kişinin kendisine veriyoruz. Bu uygulamayla hem kanlanma artmış oluyor hem de yara iyileşiminin hızlandığını görüyoruz. Burada tabii ki saç kökü alırken o kökleri dikkatli almamız gerekiyor. Delik açarken açılış yönünü, sıklığını çok iyi yapmamız gerekiyor. Ama siz o kökü oraya koyduktan sonra işin teknik kısmı bitiyor. Geriye, o kökün orada beslenmesi kalıyor. Eğer beslenme iyi bir şekilde olmazsa, yaptığınız başarılı uygulama da iyi bir sonuç vermeyecek. Bu nedenle kök hücre tedavisini, yani yağdan elde edilen kök hücreyi ekim yapılacak bölgeye enjekte ederek, o bölgede hem iyi bir iyileşme sağlıyor hem de iyi bir beslenme yaparak kökün tutunmasını sağlıyoruz. Çünkü saç kökü ortalama 12 gün içerisinde kendisine bir yer buluyor. O kök, kendisine ne kadar fazla yer bulursa, oradaki kökün çıkma olasılığı o kadar artıyor. Bazen duyuyoruz, kişi gitti, saç ektirdi ama saçı çıkmadı ya da az çıktı. İşte, bu bölgenin verimli olup olmamasıyla alakalı bir durum. Bu yüzden saç ekiminde kişiye özel doğru uygulamayı kullanmak çok önemli. Yoksa kanalları bir bıçakla açmakla, kanal açmadan doğrudan bir hair implant dediğimiz DHA aparatını kullanmak arasında çok büyük bir fark yok. Burada en önemli konu, kişinin bilgisi, tecrübesi ve uyguladığı yöntemle alakalıdır.