23 Ara “Sağlık Paket Olmaz”
Sağlık turizmi büyüyor ama mağduriyetler de artıyor. Başakşehir’deki Lisa Dent Yamanlar Diş Kliniği Kurucusu ve Medikal Direktörü Diş Hekimi Melisa Nur Doğan, hız ve ticaret odaklı yaklaşımların diş tedavisini nasıl riske attığını anlatıyor.
“İmplant bir reklam cümlesi değil; biyoloji, cerrahi ve vicdan işidir. Tatil planı gibi satılan her tedavi, hastayı da hekimi de zor durumda bırakır.”
“İmplant turizmi büyüdü, etik sorunlar görünür hâle geldi”
Türkiye’de son yıllarda implant ve estetik diş tedavisi için gelen yabancı hasta sayısı arttı. Ancak şikâyetler de çoğalıyor. En sık gördüğünüz mağduriyetler neler? Neden kaynaklanıyor?
En sık gördüğümüz mağduriyet, hastaların yeterince planlanmadan, aceleyle tedavi edilmiş olması. Bize başvuran pek çok hasta “Her şey çok hızlı yapıldı ama şimdi sorun yaşıyorum” diyerek geliyor. Bunun temel nedeni, implant ve estetik diş tedavisinin bir sağlık süreci olarak değil, hızlı tüketilmesi gereken bir hizmet gibi sunulması. Oysa implant kemiğe yapılan cerrahi bir işlemdir ve biyolojik kuralları vardır. Bu kurallar göz ardı edildiğinde, sonuç ne yazık ki hastayı yoran bir sürece dönüşür. Bir diğer problem de hastaya gerçekçi bilgi verilmemesi. “Hiç risk yok”, “her şey çok kolay” gibi ifadeler kısa vadede rahatlatıcı gibi görünse de uzun vadede ciddi hayal kırıklıkları yaratıyor.

Bazı kliniklerin “3 gün tatil + implant paketi” şeklinde agresif reklamlar yaptığını görüyoruz. Bu yaklaşım tedavi kalitesini nasıl etkiliyor?
Bu yaklaşım bilimsel açıdan oldukça sakıncalı çünkü insan vücudu kampanya takvimine göre çalışmaz. İmplant sonrası kemiğin iyileşmesi, dokuların adapte olması ve protezin sağlıklı şekilde yerleşmesi zaman ister. “3 günde her şey biter” söylemi hastayı yanlış beklentiye sokuyor, hekimi de aceleye zorluyor. Sağlıkta hız çoğu zaman kaliteyi düşürür. Ben hastalarıma hep şunu söylüyorum: İmplantı hızlı yapmak mümkün olabilir ama doğru yapmak zaman ister.
Yurt dışından gelen hastaların en büyük korkusu komplikasyondurumunda doktoruna ulaşamamak. Takip eksikliği ne gibi sorunlara yol açıyor?
Tedavi sonrası takip yoksa, aslında tedavi tamamlanmış sayılmaz. Komplikasyonlar genellikle işlem sırasında değil, sonrasında ortaya çıkar. Enfeksiyonlar, implant çevresi problemleri ya da protez uyumsuzlukları erken fark edilirse çok kolay çözülebilir. Ama hasta hekime ulaşamıyorsa bu küçük sorunlar büyür. Sağlıklı bir sistemde hasta ülkesine döndükten sonra da hekimiyle iletişimde olabilmeli ve kendini güvende hissetmelidir. Bizim yaklaşımımızda tedavi, hasta uçağa binince bitmez.
Birçok yurt dışı hastanın şikâyeti “Parayı alana kadar ilgi var, sonra yok” şeklinde. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu beni hem hekim hem insan olarak çok üzen bir konu. Hekimlikte asıl sorumluluk işlemden sonra başlar. Hasta kendini yalnız bırakılmış hissediyorsa, teknik olarak iyi yapılmış bir tedavinin bile anlamı kalmaz. Para alındıktan sonra ilgiyi kesmek, hekimlikle bağdaşmaz. Bu tamamen ticari bir refleks olur; sağlık refleksi değil.
Tomografi olmadan implant planlaması yapan merkezler hâlâ var. Bilimsel olarak implant öncesi neler mutlaka yapılmalı?
İmplant öncesi üç boyutlu tomografi olmazsa olmazdır. Kemik kalınlığı, sinir hattı, anatomik yapılar sadece ağız içi fotoğrafla ya da panoramik röntgenle değerlendirilemez. Tomografisiz implant yapmak, gözleri kapalı cerrahiye benzer. Bu bir tercih değil, bilimsel bir zorunluluktur.

“Hız, paket ve slogan değil; kişiye özel bilim”
“10 dakikada implant”, “aynı gün diş” gibi ifadeler ne kadar gerçek, ne kadar pazarlama?
Bu ifadelerin büyük bölümü pazarlama dilidir. Elbette bazı özel vakalarda aynı gün geçici diş yapılabilir ama bu herkes için geçerli değildir. Hastaların şu soruyu sorması gerekir: “Bu neden benim için uygun?” Eğer buna bilimsel bir açıklama yoksa, ortada sadece slogan vardır.
Türkiye’de tedavi olup dönen ve sorun yaşayan hastalarda sorumluluk nasıl belirlenir?
Burada netlik çok önemlidir. Hekim-hasta sözleşmesi, kullanılan implantmarkasından protez materyaline, garanti şartlarından takip sürecine kadar her şeyi açıkça tanımlamalıdır. Bu hem hastayı hem hekimi korur. Belirsizlik, mağduriyet yaratır; şeffaflık ise güven oluşturur.
Her hastaya aynı planın uygulanması sık şikâyet ediliyor. Kişiye özel tedavi neden bu kadar önemli?
Çünkü her hastanın kemik yapısı, genel sağlık durumu, beklentisi farklıdır. Kişiye özel planlama, detaylı bir anamnezle başlar, tomografi ve çene analizleriyle devam eder. Bunlar yapılmadan planlama olmaz. Herkese aynı diş, aynı implant diye bir şey yoktur.
Uçak saatine göre aceleyle tamamlanan tedaviler uzun vadede ne gibi riskler yaratıyor?
En büyük risk, iyileşme sürecinin tamamlanmamasıdır. Bu da implant kaybına, enfeksiyona ve estetik problemlere yol açabilir. Tedavi uçak saatine göre değil, vücudun biyolojisine göre planlanmalıdır.
Türkiye’ye tedavi için gelmeyi düşünen bir hasta, karar vermeden önce kliniğe neleri sormalı?
Hasta mutlaka planlamanın nasıl yapıldığını, tedavi sonrası takibin olup olmayacağını, kullanılan malzemelerin ne olduğunu ve olası komplikasyonlardasorumluluğun kimde olduğunu sormalı. En önemlisi de tedavinin paket mi yoksa gerçekten kişiye özel mi olduğunu netleştirmeli. Bu soruların cevapları net değilse, durup düşünmek gerekir. Bilim, etik ve şeffaflık yoksa sonuç ne kadar parlak görünürse görünsün sağlıklı değildir. Hastalarımı sloganlarla değil, gerçeklerle yönlendirmeyi tercih ediyorum.
