Cezaların artması çocuklar için ne anlama geliyor?

11. Yargı Paketi taslak metnindeki çocuk suçluluğuna ilişkin düzenlemeleri değerlendiren Hukukçu Fulya Eroğlu, “Bu değişiklik suçluluğu engellemek yerine, çocukları yeniden suç yoluna sokma riski içeriyor.” dedi.

Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulacak olan 11. Yargı Paketi çalışmalarında taslak metin tamamlandı.

Taslakta, “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda” suça sürüklenen çocuklara ilişkin infaz uygulamalarına dair düzenlemeler de yer aldı. Değişiklikler ‘çocukların korunması’ gibi ifadelerle gerekçelendirilmiş olsa da çocukların yetişkinler gibi yargılanmasının önü açıyor olması eleştirilerin odağında.

Hapis cezalarında öngörülen üst sınır 27 yıla çıkıyor

Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesinde yapılan değişiklikle, 15-18 yaş aralığındaki suça sürüklenen çocukların kasten öldürme suçunu (TCK 81 ve 82) işlemesi durumunda, mahkemeler artık ceza indirimi uygulamama kararı verebilecek. Taslağa göre bu istisnanın kasta dayalı kusurun ağırlığı, güdülen amaç ve saik, suçun işleniş şekli ile çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olması gibi unsurları dikkate alınarak uygulanabilecek.

Ayrıca suça sürüklenen çocuklar için ceza sınırlarında artışı ön görüyor. Buna göre; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yerine verilen süreli hapis cezasının üst sınırı 24 yıldan 27 yıla, müebbet hapis cezasının yerine verilen ceza ise 15 yıldan 18 yıla çıkarılması gündemde.

Yaş arttıkça ceza indirim oranı azalıyor

Bunun yanı sıra taslakla birlikte çocuk hükümlülerin cezalarının çocuk eğitimevlerinde değil, çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlaması öngörülüyor.

Cezai sorumluluk yaş sınırlarının yeniden tanımlanması beklenirken, yaş arttıkça ceza indirim oranının azalması da planlanan değişiklikler arasında.

“Çocuk suçluluğuna neden olan durumlar ortadan kaldırılmalı”

Taslakta planlanan bu değişiklikleri Altınbaş Üniversitesi’nde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fulya Eroğlu bianet için değerlendirdi.

Eroğlu suça sürüklenen çocuklara verilecek cezaların artırılmasına ve infaz kurallarının ağırlaştırılmasına ilişkin düzenlemeler yer aldığı taslağı şöyle değerlendirdi:

“Çocuk adalet sistemindeki sorunların tek çözümü, çocuklara uygulanan yaptırımların ağırlaştırılması olarak görülmeye başlandı. Bu durumda, çocuk adalet sisteminde asıl düzenlenmesi gereken konular göz ardı edilmesine neden olmakta ve çocuklar için çok daha vahim sonuçlar doğurabilecek adımlar atılmaktadır. Sorunu anlayabilmek için öncelikle mevcut hukuki durumu ortaya koymak gerekir. Şu an yürürlükte ceza kanunumuz uyarınca, 15-18 yaş grubu çocuklar suç işlediklerinde onlara ceza verilmektedir.

Ancak bu ceza belirli bir miktar indirilmektedir. Bunun nedeni, çocukların henüz davranışlarını yönlendirme kapasitelerinin, bir yetişkin kadar gelişmemiş olmasıdır. 15 – 18 yaş arasındaki çocuklara verilecek ceza belirlenirken de yetişkinlere verilen cezaların miktarı esas alınmaktadır. Yani, aynı suçu işlemiş olan kişi bir yetişkin olsaydı ne kadar ceza alacağına bakılmakta ve bu ceza üzerinden bir indirim yapılmaktadır. 11. Yargı paketinde yer alan değişiklikte, çocukların alacakları hapis cezalarının 27 yıla kadar çıkabildiği görülmektedir. 15 – 18 yaş arasındaki bir insan için 27 yıllık bir hapis cezası oldukça orantısız olacaktır.”

Cezaların bu şekilde artırılmasının çocuk suçluluğunu önlemeye ve çocuğu topluma kazandırmaya hizmet etmediği vurgusu yapan Eroğlu “Çocuk suçluluğuyla mücadele için daha etkili başka yöntemler benimsenmektedir. Çocuk suçluluğuna neden olan, çocuğu suça sürükleyen unsurların temelden yok edilmesi hedeflenir. Bu amaçla, etkin sosyal politikalar geliştirilmelidir. Ayrıca, yürürlükte bulunan Çocuk Koruma Kanunu’muzda bu amaçla pek çok hüküm düzenlenmiş, koruyucu ve destekleyici tedbirlere yer verilmiştir. Ancak ülkemizde bunların etkili şekilde uygulanmasında çok ciddi sorunlar vardır.” dedi.

“Kapalı infaz kurumları çocukları istismara açık hale getiriyor”

Asıl yapılması gerekenin cezaları artırmak değil, mevcut hükümlerin etkin uygulanmasını sağlamak olduğuna işaret eden Eroğlu “Nitekim, çocukların suçtan uzaklaşmasını sağlamaya yönelik bu hükümleri uygulamadan, yalnızca fazla cezalar öngörmek sorunun çözülmesine hizmet etmeyecektir. Mevcut yasada 15-18 yaşındaki çocuklar için öngörülmüş olan indirimleri değiştirmek yerine, çocukların eğitim kurumlarına devamlarının sağlanması, istismar ve şiddetten korunması, bağımlılık ve çeteleşme gibi olgularla mücadele edilmesi gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.

11. yargı paketi kapsamında, çocukların belli durumlarda kapalı infaz kurumlarına gönderilmesine yönelik de hükümler bulunduğunu belirten Eroğlu bu konudaki tartışmayı ise şöyle dile getirdi:

“Kapalı infaz kurumları, çocukların eğitim hakkı ve sağlık hakkı gibi temel haklarına erişebilmeleri açısından çok ciddi sorunlar barındırmaktadır. Bu kurumlardaki çocukların eğitimlerini yarıda bırakması gerekebilmektedir. Ayrıca, kapalı infaz kurumunda çocuklar, şiddete ve istismara da açık hale gelmektedirler. Tahliye sonrasında bir destek mekanizması da bulunmadığı için, kapalı infaz kurumlarından çıkan çocukların yeniden suça karışma riskleri de oldukça yüksektir. Bu nedenle de yapılması düşünülen değişiklik suçluluğu engellemek yerine, çocukları telafisi olmayan şekilde yeniden suç yoluna sokma riskini içermektedir”

Özellikle de henüz mahkumiyeti bile kesinleşmemiş olan tutuklu çocukların hiçbir şekilde kapalı infaz kurumu ortamına girmemesi gerektiğinin altını çizen Eroğlu “Aksi durumda, çocuk suçluluğu ile mücadele yerine, çocukların yeniden suça karışması riskiyle karşı karşıya gelinecektir.” şeklinde konuştu.

 

Bianet